Bu da Geçer | Hayatın Geçiciliğini Kabul Etmenin ve İç Huzuru Bulmanın Yolu
- Kozmist

- 23 Ağu
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Eki
Merhaba sevgili okuyan,
Hayat bazen inişli çıkışlı, bazen sarsıcı, bazen de nefes kesici derecede güzel bir yolculuk gibidir. Mutluluk anları kanatlarımızı takıp uçtuğumuzu hissettirir ama hızla geçer; zorlu, karanlık dönemler ise sanki hiç bitmeyecekmiş, sonsuza kadar sürecekmiş gibi hissettirir. İşte tam da bu noktada, yüzyılların ötesinden gelen, derin bir bilgelik ve sarsılmaz bir gerçekle fısıldayan o sihirli cümle devreye girer: “Bu da geçer.”
Bu kadim ifade, yalnızca Doğu felsefelerinin değil, tüm dünya kültürlerinin ve halk bilgeliğinin ortak bir sembolüdür. Buddha’nın öğrencilerine öğrettiği anicca yani “geçicilik” öğretisinin özü, Pers hükümdarını sarsan ve onu dengede tutan yüzük hikayesi, hepimize aynı ezeli gerçeği hatırlatır: Hayatta hiçbir duygu, hiçbir durum, ne kadar yoğun olursa olsun, kalıcı değildir. Bu yazı, bu bilgeliği anlamanıza, onu günlük hayatınıza nasıl dahil edeceğinizi keşfetmenize ve en zor anlarda bile içinizdeki sakin limana nasıl döneceğinize dair bir rehber olacak.
Keyifli okumalar dileriz.

“Bu da Geçer” Öğretisinin Derin Anlamı ve Kökeni
“Bu da geçer” sözü, basit bir teselli cümlesinden çok daha fazlasıdır. Bu, hayatın doğasına dair radikal bir kabul ve farkındalık halidir. Bir bilge, daima dalgalanan duyguları dengelemek, sevinçte şımarmamak, hüzünde ise yıkılmamak için bu sözü bir mantra gibi tekrarlar. Özünde, hem zafer anlarının alçakgönüllülüğünü hem de yenilgi anlarının dayanıklılığını barındırır.
Bu öğretinin en meşhur hikayelerinden biri, bir kral ve bilge arasında geçer. Kral, mutluyken onu mutsuz, mutsuzken de onu mutlu edecek bir cümle ister bilgeden. Bilge ona içinde “Bu da geçer” yazılı bir yüzük verir. Kral, en zor anlarında yüzüğe baktığında bunun biteceğini bilerek sabır ve güç bulur; en coşkulu anlarında ise alçakgönüllülüğü ve şükrü hatırlar. İşte bu hikaye, öğretinin amacını mükemmel bir şekilde özetler: Duygusal dalgalanmaların efendisi olmak değil, onların geçici misafirler olduğunu bilen sakin bir zihnin sahibi olmak.
Neden “Bu da Geçer” Demeyi Öğrenmeliyiz? 4 Temel Fayda
Bu basit ama güçlü cümleyi içselleştirmek, zihinsel ve duygusal sağlığımız üzerinde derin etkiler yaratır. İşte bunu bir alışkanlık haline getirmeniz için dört önemli neden:
1. Psikolojik Dayanıklılığı (Resilience) Artırır
İçinde bulunduğunuz zorlu anların kalıcı olmadığını bilmek, en derin acılara bile dayanma gücü verir. Bu bilgi, bir ışık huzmesi gibi karanlığın ortasında size yol gösterir ve "Bunun sonu gelecek" umudunu besleyerek psikolojik dayanıklılığınızı güçlendirir. Tıpkı fırtınanın şiddetinin en yoğun anında, onun bir süre sonra dinerek yerini sükunete bırakacağını bilmek gibi.
2. Anda Kalma ve Şükran Pratiğini Güçlendirir
Mutluluk ve huzur anları da kalıcı değildir. Bu gerçeği kabul etmek, aslında onları daha derinden deneyimlememizi sağlar. Sahip olduğumuz güzel anın kıymetini bilir, onu daha fazla takdir ederiz. Bu, anda kalma pratiğinin ve şükran duygusunun en güçlü temellerinden biridir. Geçici olduğunu bilmek, anı kıymetlendirir.
3. Kaygı ve Endişeyi Azaltır
Zihin, genellikle geçmişin pişmanlıkları veya geleceğin belirsizlikleri ile meşgul olarak kaygı üretir. “Bu da geçer” mantrası, zihni şimdiki ana çeker ve onu gereksiz yere sorunlarla sonsuza kadar oyalanmaktan kurtarır. Mevcut durumun kalıcı olmadığını bilmek, geleceğe dair felaket senaryoları kurma eğilimimizi ciddi ölçüde azaltır.
4. Netlik ve Yaratıcı Çözümler Sunar
Duygularımızla aramıza mesafe koyabildiğimizde, olaylara daha nesnel, daha net bir bakış açısından bakabiliriz. Yoğun öfke, korku veya üzüntü bulutları dağılmaya başladığında, önceden göremediğimiz çözüm yolları ve fırsatlar belirir. Bu mesafe, yaratıcı problem çözme yeteneğimizi harekete geçirir.
“Bu da Geçer” Bilgeliğini Hayatınıza Dahil Etmenin 5 Pratik Yolu
Bu felsefeyi yalnızca bir söz olmaktan çıkarıp günlük bir pratiğe dönüştürmek için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz.
1. Farkındalık ve Köklü Kabul
İlk adım, duygularınızı bastırmadan veya onlarla savaşmadan, oldukları gibi kabul etmektir. Zor bir an yaşarken, içinizden şunu söyleyin: “Şu anda kendimi çok ________ hissediyorum. Bunun farkındayım ve bu duygu da geçecek.” Bu basit içsel diyalog, duygunun sizi tamamen ele geçirmesini engeller ve onun geçici bir durum olduğunu hatırlatır. Bu, kabul ve teslimiyet yolundaki en önemli adımdır.
2. Nefesi Bir Demirleme Noktası Olarak Kullanmak
Duygular şiddetlendiğinde, nefesinize odaklanın. Birkaç derin, bilinçli nefes almak (nefes alırken dörde kadar saymak, nefesi tutmak, verirken altıya kadar saymak) sinir sisteminizi sakinleştirir ve sizi ana geri getirir. Nefes, her zaman yanınızda olan ve sizi şimdiki ana bağlayan en güçlü araçtır. Bu pratik, anda kalma becerinizi güçlendirir.
3. Bedeninizin Sinyallerini Dinlemek
Stres ve yoğun duygu anlarında bedenimiz bize sinyaller gönderir: çenemiz sıkılır, omuzlarımız kulaklarımıza çıkar, midede bir yumru hissederiz. Bu fiziksel belirtileri bir erken uyarı sistemi olarak görün. Onları fark ettiğinizde, “Bak, bedenim tepki veriyor. Bu durum geçici” diyerek bir adım geri çekilin. Bu farkındalık, kontrolsüz tepkiler vermenizi engeller.
4. Sabırla Bekleme Sanatını Geliştirmek
Modern dünya her şeyin anında olmasını ister. Oysa doğanın ve hayatın bir ritmi, bir zamanı vardır. Bir tohumun filizlenmesi için bile sabırla beklemek gerekir. Çaba gösterirken aynı zamanda sabırla bekleyebilmek, sürece güvenmek, geçiciliğin doğasına teslim olmanın en zarif halidir.
5. Kişisel Bir Mantra Yaratmak
Zihniniz bir olay, bir endişe veya bir acı üzerinde takılıp kaldığında, kendi kendinize şu cümleleri tekrarlayın:
“Şu an zor, ama bu da geçer.”
“Bu duygu bir misafir, ev sahibi benim.”
“Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.”
Bu kişisel mantralar, zihninizi olumsuz düşünce döngüsünden çıkarıp gerçek bilgeliğe yönlendirir.
Yeni Bir Bakış Açısına Kapı Aralamak
Hayatın tek gerçek sabiti, değişimdir. Mutluluk, üzüntü, başarı, hayal kırıklığı, korku, coşku… Hepsi gelir ve hepsi gider. Tıpkı mevsimlerin döngüsü gibi. Önemli olan, bu geçicilik denizinde, kendi merkezimizde kalabilmeyi öğrenmektir. “Bu da geçer” sözü, bize hem en karanlık gecelerde umut ışığı olur hem de en parlak gündüzlerde tevazuyu hatırlatır.
Unutmayın, hiçbir fırtına sonsuza kadar sürmez. Dalgalar ne kadar yüksek olursa olsun, bir süre sonra sakinleşir. Bu bilgelik, sadece zor zamanları atlatmanızı sağlamaz, aynı zamanda tüm hayatınızı daha dengeli, daha huzurlu ve daha anlamlı bir şekilde yaşamanız için size bir pusula olur. Şimdi, içinizdeki o sakin sesi dinleme ve bir sonraki dalganın gelip geçici olduğunu bilerek ona şahitlik etme cesaretini gösterecek misiniz?
Hep sevgiyle..
Bize destek vermek isterseniz, e-bültenimize abone olabilir veya instagramdan takip edebilirsiniz.
K O Z M İ S T
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
“Bu da geçer” ne anlama gelir?
“Bu da geçer”, hayatın her anının – sevinç ya da üzüntü fark etmeksizin – geçici olduğunu hatırlatan kadim bir bilgelik ifadesidir.
Bu sözün kökeni nedir?
Kökeni, Pers kültüründeki bir kral ve bilge hikayesine dayanır; aynı zamanda Budist “anicca” yani geçicilik öğretisiyle de paralellik gösterir.
“Bu da geçer” düşüncesi psikolojik olarak nasıl fayda sağlar?
Zorlukların geçici olduğunu bilmek, psikolojik dayanıklılığı artırır ve stres anlarında umut hissini güçlendirir.
Bu öğretinin günlük hayatta uygulanması neden önemlidir?
Geçiciliği kabul etmek, anda kalmayı kolaylaştırır, şükran duygusunu artırır ve endişeyi azaltır.
“Bu da geçer” düşüncesi kaygıyı nasıl azaltır?
Zihni geçmiş veya geleceğe değil, şimdiye getirir. Bu da olumsuz senaryoların zihni ele geçirmesini engeller.
Bu felsefeyi uygulamak için hangi pratikler yapılabilir?
Farkındalık egzersizleri, nefes çalışmaları, sabır pratiği ve kişisel mantralar bu bilgelikle uyumlu yöntemlerdir.
Nefes farkındalığı neden önemlidir?
Nefes, kişiyi ana bağlayan en güçlü araçtır; yoğun duygular sırasında sinir sistemini dengeleyerek sakinleşmeyi sağlar.
Sabırla bekleme sanatı neyi ifade eder?
Her şeyin kendi zamanında olacağını bilmek, sürece güvenmek ve kontrol etme isteğini bırakmak anlamına gelir.
“Bu da geçer” düşüncesi hangi duygusal durumlarda işe yarar?
Kayıp, başarısızlık, stres veya öfke anlarında bu düşünce, denge ve iç huzur kazanmayı kolaylaştırır.
Bu anlayış hayatı nasıl dönüştürür?
İnsan duygularını geçici birer misafir olarak görmeyi öğrenir; bu da kalıcı iç huzura ve bilgelik temelli bir yaşam tarzına kapı aralar.


Yorumlar