top of page

Kader: Suçlamaktan Öğrenmeye

  • Yazarın fotoğrafı: Kozmist
    Kozmist
  • 18 Mar 2024
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Eki

Merhaba sevgili okuyan,


Bu haftaki yazımızın girişini, Stoa felsefesinin bilge sesi Epiktetos'un meşhur sözüyle yapmak istiyoruz: "Kaderi suçlamaya başladığınızda, zihninizde her şeyi tam tersine çevirin. Yaşadıklarınızın ne kadar geçerli sebepleri olduğunu siz de göreceksiniz." Bu söz, sadece bir aforizma değil, aynı zamanda hayatın zorluklarına karşı duruşumuzu kökten değiştirebilecek derin bir yaşam felsefesinin kapılarını aralıyor. Hayatın sunduğu zorluklara karşı daha sağlam, daha olumlu bir tutum geliştirmek için bu aforizmayı daha derinlemesine inceleyelim.


Unutmayın, kişisel gelişim yolculuğunda attığımız her adım, karşılaştığımız her engeli bir öğrenme fırsatına dönüştürme potansiyeli taşır. Bu yazıda başımıza gelen olaylara bakış açımızdan, bu bakış açısından öğrenilecek derslerden ve bu derslerle beraber kişilerin alması gereken sorumluluklardan bahsettik. Özellikle, Kaderi Suçlamak Yerine Sorumluluk Almak felsefesinin yaşam kalitemizi nasıl yükselteceğini detaylandıracağız.


Keyifle okumalar dileriz.


kader


Kaderi Suçlamak: Konforlu Bir Kaçış Yolu


Çoğumuz yaşamda karşılaştığımız zorluklar veya beklenmedik değişiklikler karşısında genellikle panik ve korku hissederiz. Bu zorluk ve değişiklikleri felaket olarak görmenin yanı sıra bunları dış etkenlere bağlama eğiliminde oluruz. Sabah işe geç kalmanın sebebini tamamen trafik sıkışıklığına, iş yerindeki bir başarısızlığı patronun haksız kararlarına veya bir ilişkinin bitişini karşı tarafın bencilliğine bağlarız. Bu kolay ve konforlu bir yoldur çünkü sorumluluğu üzerimizden alır.


Dışsallaştırmanın Bize Maliyeti


Her olumsuzluğu dış etkenlere veya başkalarına bağlama alışkanlığı bizi gerçekte olanları anlamaktan ve tekamülümüz için öğrenmemiz gerekenlerden uzaklaştırır. Bu "kurban psikolojisi," kişinin kendi eylemlerinin sonuçlarını görmezden gelmesine neden olur. Bizi kendimize ve hayata karşı körleştiren bu bakış açısı, yaşadığımız deneyimlerin ardındaki potansiyel dersleri gözden kaçırmamıza sebep olur. Oysa asıl güç, olayları kontrol etmeye çalışmak yerine, onlara verdiğimiz tepkiyi kontrol edebilme yeteneğinde gizlidir.


Örneğin, işimizi kaybetmek en başta korkutucu olabilir. Diğer yandan aslında bu durum, işimizi neden kaybettiğimizi sorgulamamız, mesleki becerilerimizi dürüstçe değerlendirmemiz ve kariyerimizi yeniden yapılandırmamız için bize fırsat sunuyor olabilir. Belki de kaybımız, bizi uzun zamandır ertelediğimiz o girişimcilik hayaline yönlendirecek itici bir güçtür. Benzer şekilde, bir ilişkiyi sonlandırmak hepimiz için en başta üzücü olabilir, ancak bu da yine bize kendimizi daha iyi tanıma, ilişkilerdeki kırmızı çizgilerimizi belirleme ve gelecekte daha sağlıklı, bilinçli ilişkiler kurma fırsatı vermektedir. Bu süreçte kritik olan, Kaderi Suçlamak Yerine Sorumluluk Almak ve olayın bize ne öğretmek istediğini sabırla dinlemektir.


Sorumluluk Almak: İçsel Gücümüzü Keşfetmek


Hayatın deneyimler yoluyla bize sunduğu, kendimizi tanımaya ve geliştirmeye dair dersleri algılayabilmemiz, içselleştirebilmemiz ve gerekli şekilde uygulamaya geçirebilmemiz içinse yetişkin bir şekilde kendi sorumluluğumuzu almamız gerekir. Bu, kişisel dönüşümün başlangıç noktasıdır.


Kurban Rolünden Çıkış


Nedir kendi sorumluluğumuzu almak? Yaşamımızın her alanında karşılaştığımız zorluklarla yüzleşirken kurban rolünden çıkmaya çalışarak, davranışlarımızın ve sonuçlarının sorumluluğunu almaktır en yalın haliyle. Bu zorluklar için başka insanları veya olayları suçlamak yerine, yaşanan olumsuzluklarda kendi payımızı görüp anlayabilmektir. Bu, bir nevi içsel muhasebe yapma cesaretidir. Örneğin, bir sınavda başarısız olduğunuzda, suçu öğretmene, konuların zorluğuna veya şanssızlığa atmak yerine, hangi konulara yeterince çalışmadığınızı, çalışma rutininizin neresinde aksaklık olduğunu dürüstçe belirlemektir.


Bu duruş, içsel gücümüzü ve yeteneklerimizi harekete geçirir. Kendi sorumluluğumuzu almak, yaşadığımız deneyimlerin sonuçlarına sahip çıkmak, hatalarımızdan dersler almak ve gelecekte daha bilinçli kararlar verebilmek demektir. Kendi sorumluluğumuzu alarak, kendi yaşamımızın mimarı olur ve dış etkenlerin bizi yönlendirmesine izin vermek yerine, kendi kaderimizi şekillendirme gücümüzü keşfederiz. Bu, kendi değerlerimize, hedeflerimize ve tutkularımıza uygun bir yaşamı inşa etmek için ilk adımdır.


Deneyimin Öğretici Sebeplerini Aramak


Yaşam bizi sürekli sınar. İşini kaybeden bir adamın hikayesini düşünün: Başlangıçta öfke ve hayal kırıklığı yaşar. Tüm suçu patronuna ve şirketin haksız kararına yükler. Ancak, bir süre sonra durumu tersine çevirir. Kendine, "Bu işte beni gerçekten tatmin eden neydi, neyi yanlış yapıyordum?" diye sorar. Bu süreç, onu yıllardır ertelediği bir eğitimi almaya, yeni bir alana yönelmeye iter ve sonuç olarak daha mutlu ve başarılı olduğu bir kariyer inşa eder.


Bu örnek, Kaderi Suçlamak Yerine Sorumluluk Almak felsefesinin somut bir yansımasıdır. Yaşadığımız olayların öğretici sebeplerini aramak, bizi pasif bir izleyici olmaktan çıkarıp, hayatımızın aktif yaratıcısı yapar.


Büyük Resmi Görmek ve Kolektif Bilinç


Kendi sorumluluğumuzu almanın yanı sıra büyük resmi görmeye çalışmamız da önemlidir. Bunu yapabilmek için evrende her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu, dolayısıyla yaşadığımız olayların sadece kendi hayatımıza değil, evrenin geniş planına da hizmet ettiğini anlamamız gerekir.


Olayların Ötesindeki Anlam


Stoa felsefesi, evrenin rasyonel bir düzen içinde işlediğini ve her olayın bir sebebi olduğunu savunur. Modern psikolojide bu, "anlam arayışı" olarak karşımıza çıkar. Örneğin, dünya genelinde meydana gelen doğal afetler gibi olaylar bireysel olarak olumsuz ve hatta yıkıcı olabilirken, bu tür olaylar toplumları bir araya getirerek dayanışma ve yardımlaşma duygularını artırır ve kollektif bilinci geliştirir. İnsanlar, acı karşısında bile birleşme ve birbirlerine destek olma yeteneğini keşfederler.


Bu noktada, bireysel zorluklarımız da birer mikro kozmostur; bize empati, sabır ve dayanıklılık gibi erdemleri öğretir. Bu erdemler, tekamülümüz için hayati önem taşır. Cesaret ve tekamülü anlattığımız yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.


Esneklik ve Dayanıklılık Geliştirmek


Yaşam bize sürekli olarak esneklik ve dayanıklılık (rezilyans) dersleri verir. Bu kavram, bireyin zorluklar karşısında hızla toparlanma ve adaptasyon yeteneğini ifade eder. Zorlukları "kaderin cilvesi" olarak görmekten vazgeçip, onları birer antrenman sahası olarak kabul ettiğimizde, dayanıklılığımız artar. Bu adaptasyon yeteneği, sadece zor anları atlatmamızı sağlamaz; aynı zamanda bizi gelecekteki belirsizliklere karşı da hazırlar.


Harvard Business Review'da yer alan bir makalede, liderlerin zor zamanlarda nasıl ayakta kaldığına dair yapılan araştırmalar, kişisel sorumluluk bilincinin bu dayanıklılığın temelini oluşturduğunu göstermektedir. Bu konuya dair daha detaylı bilgiye bilimsel kaynaklardan ulaşmak için, Harvard Business Review makalesini inceleyebilirsiniz.


İşin özü, yaşadığımız her deneyim bize bir şeyler öğretir ve bizi kendi yolculuğumuzda bir adım ileriye götürür. Bu deneyimler sonucunda başkalarını veya kaderi suçlamak ve bunları olumsuzluk olarak görmek yerine, kabul ederek öğrenmeye ve anlamaya çalışmamız gelişimimiz için hayati rol oynar.


İçsel Yolculuğa Davet


Yaşamın derin anlamlarını keşfetmek ve zorluklarla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek için suçlamayı bir kenara bırakabilme gücü ve cesaretini sergilemeliyiz. Kaderi Suçlamak Yerine Sorumluluk Almak ve yaşadığımız olayların öğretici sebeplerini aramak, yaşamımızı daha huzurlu, tatmin edici ve anlamlı bir hale getirebilir. Her deneyimin bir öğrenme fırsatı olduğunu anlamak bizim daha güçlü ve daha esnek olmamızı sağlar. Böylece hayatın sunduğu her zorlukla daha etkili bir şekilde başa çıkabilmemiz mümkün olur.


Şimdi bir an durun ve hayatınızda sizi en çok zorlayan durumu düşünün. Olayı dışsal bir etken olarak görmek yerine, kendi eylemlerinizin sonuçlarını veya eksiklerinizi kabul ettiğinizde zihninizde ne değişiyor? Suçlama zincirini kırdığınız anda, elinizde kontrol edebileceğiniz tek şeyi yani tepkinizi geri alırsınız. Bu güçle, geçmişin gölgesinden sıyrılıp, kendi yolculuğunuzun dümenine geçebilirsiniz. Bu hafta, her olayda size sunulan dersi arayın. Suçlamak yerine öğrenmeyi seçin.


Sağlam adımlarla yürüdüğünüz yollarınız olması dileğiyle..


Hep sevgiyle..


Bize destek vermek isterseniz, e-bültenimize abone olabilir veya instagramdan takip edebilirsiniz.


K O Z M İ S T


Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

  1. Kaderi suçlamak neden kişisel gelişimi engeller?

    Kaderi suçlamak, kişinin olayların sorumluluğunu dışa atarak kendi gelişim fırsatlarını görmesini engeller. Sorumluluk almak ise bireyi olgunlaştırır ve yaşam deneyimlerinden ders çıkarmayı sağlar.


  2. Sorumluluk almak ne anlama gelir?

    Sorumluluk almak, olaylarda kendi payını kabul etmek, davranışların sonuçlarını üstlenmek ve yaşamın kontrolünü yeniden ele almaktır.


  3. Kurban rolünden nasıl çıkabilirim?

    Kurban rolünden çıkmak için, başkalarını suçlamak yerine “Bu durum bana ne öğretiyor?” sorusunu sormak gerekir. Bu farkındalık, kişinin güçlenmesini sağlar.


  4. Kaderi suçlamak yerine ne yapmalıyım?

    Suçlamak yerine olaylardan öğrenmeye, nedenlerini anlamaya ve kendi tepkilerini yönetmeye odaklanmak gerekir. Bu yaklaşım, bilinçli bir yaşamın temelidir.


  5. Tekamül nedir ve bu konuyla nasıl ilişkilidir?

    Tekamül, ruhsal ve kişisel gelişim sürecidir. Zorluklar, bireyin tekamülünde öğrenme araçlarıdır; her deneyim, kişiyi daha yüksek bir bilinç düzeyine taşır.


  6. Sorumluluk almak kaderi değiştirebilir mi?

    Evet, kişi sorumluluk aldığında olayların gidişatını ve kendi yaşam yolunu aktif biçimde yönlendirebilir. Bu da “kendi kaderini yazmak” anlamına gelir.


  7. Zorluklar neden öğretici kabul edilir?

    Zorluklar, kişinin dayanıklılığını artırır, empati ve sabır gibi erdemleri geliştirir. Bu süreç, bireyin hem ruhsal hem psikolojik olarak güçlenmesini sağlar.

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

SSS      KVKK Politikamız

Bu sitede anlatınlan yöntemler, bireysel tecrübelerden oluşmakla beraber tıbbi bir anlatım içermemektedir.

bottom of page